Bir Yaprak Neleri Değiştirdi?

Bir Yaprak Neleri Değiştirdi?

Bir Yaprak Neleri Değiştirdi?


Suyun kaynatılarak içildiğinde sağlıklı olacağına
inanan Shen Nung, ağaçların altında dinlenirken bir yandan da
sıcak suyunu yudumlar. Çıkan rüzgarla beraber suyun içine bir
yaprak tanesinin düşmesi, tüm dünyayı etkileyecek bir buluşun
başlangıcı olur. Daha sonra bu buluş huzur anlamına gelen "tai"
adını alır.
Yüzyıllar geçtikçe dünyanın dört bir yanına yayılan,
kimi topluluklar için kutsal sayılan çay; birçok kültürü, inancı
ve alışkanlığı beraberinde getirmiştir.
Camellia'nın Gözyaşları
Çay bitkisi, angiosperma çiçek açanlar sınıfından ve
Camellia familyasındandır. Bitkinin latince ismi Camellia
Sinensis'tir. Kültüre alınmış bir çay bitkisi doğada 100 yıl
yaşar.
2-3 yaşından itibaren sürgü vermeye başlayan çay
bitkisinden, koşullara bağlı olarak 10-15 yaşından itibaren
maksimum verim elde edilir.
Türkiye'de çay üretimi 1890'lı yıllarda Bursa
ilimizde denenmiş ancak başarılı sonuçlar alınamamıştır. İleriki
yıllarda uygun iklim ve toprak özelliklerinin Doğu Karadeniz
Bölgesi'nde mevcut olduğu tespit edilerek, 1920'lerde Rize ilinde
çay yetiştirilmesine başlanmıştır. Alınan sonuçlar başarılı
olmuştur.
Çaya Renk Geliyor...
Çay yaprağının işlenmesi sırasındaki biyokimyasal
olaylar, kilit role sahiptir. Yeşil çay yaprağından degişik çeşit
ve niteliğindeki çayların üretilmesi, temelde oksidasyon ve halk
arasındaki adıyla fermantasyon olarak bilinen tepkimelere dayanır.
İmalar sürecinde oluşan biyokimyasal değişmeler üretilen çaya
özgü tat, renk, sertlik, burukluk özelliklerinin ve diğer
aromaların oluşmasına neden olur.
Degüstasyon(Çay tadımı)
Gerek üretim esnasında ve gerekse herhangi bir kuru
çayda kalite değerlendirilmesi tadımla (Degüstasyonla) mümkün
olabilmektedir. Bu da uzun süre çok çeşitli çay tatmak suretiyle elde
edilebilecek bir özelliktir. Dünyada çay fiyat tespitleri tadımla
belirlenir.
Tadım Yapma:
1- Tadım odasının ışık alan yönü kuzeye bakmalı ve direkt güneş ışığı almamalı,


oda aydınlık olmalı,


2- Tadım yapacak kişi kokulu bir şey kullanmamalı,


3- Tadım yapacak kişi stresten uzak ve kafası çok sakin olmalı,


4- Tadım yaparken koklamada ve ağza alıp değerlendirmede, bütün dikkat


tadıma teksif edilmeli,


5- Tadım için en müsait zaman, günün 10:00-11:00 ve 14:00-15:00 saatleridir.
Tadım Yapılması:
1- Tadına bakılacak çay numuneleri tadım masası üzerine sıralanır.


2- Her numune için birer adet tadım kasesi ve fincanı numunenin önüne konur.


3- Numuneden 3 gr. Çay tartılarak fincana boşaltılır.


4- Ayrı bir çaydanlıkta iyice kaynatılmış su, fincanlar çentiğine kadar doldurulur.


Fincan kapakları kapatılarak çay demlemeye bırakılır.


5- 6 dakika demde bekletilen fincandaki likör, fincan önündeki kaseye aktarılır.


Posa fincanda kalır.


6- Koku tespiti yönünden fincan içindeki posa sıcak iken koklanarak koku tespiti


yapılır.


7- Fincan içerisindeki posa, fincan kapağına aktarılır. Daha sonra tadım


değerlendirilmesine geçilir.
Değerlendirmeler:
1- Kuru çayın fiziki görünüşü


2- Aroma (Çayın kokusu)


3- Dem (Likör) rengi


4- Posa rengi


5- Ağızda, dilde, damakta bıraktığı etki
1- Kuru çayın fiziki görünüşü:
Kuru çayın rengi, kıvırma esnasında yüzeyde
toplanan hücre özsuyunun kuruması sonucu meydana gelir. Renkler siyah,
kahverengi ve gri olabilir. İdeal kuru çay rengi kızıla çalar
siyah renkte olması gereklidir. Kuzguni siyah renkli çaylar,
solma nispeti az, su miktarı fazla ve iyi kıvrılmamış,
dolayısıyla hücre tahribatı yeterince olmamış çayların yüksek
sıcaklık altında şok kuruması sonucu oluşur. İyi bir meziyet
değildir.
Kuru çay kıvrım bir görünüş arz etmelidir.
Avuç içerisinde sıkıldığı zaman, eli hafifçe ısırmalıdır. Ebat küçülmesi
için kırma işlemine tabi tutulan çaylar gri görünümündedir.
Kahverengine çalan kuru çaylar, genellikle yüksek yerlerde
yetişen küçük ve sert yapraklı yaş çaylardan hasıl olmaktadır.
Çünkü, bu yaş çaylar daha az hücre özsuyu ihtiva ederler. Büyük
ve taze yapraklı yaş çaylar kadar iyi kıvrılmazlar.
Dolayısıyla onlar kadar siyah olmazlar. Kaba ve sert
yapraklarında kahverengimsiliğe tesir ettiği bir gerçektir.
Kuru çayların lif ve çöplerden ayıklanmış
olması gereklidir. Toz çaylarla harman edilmemelidir. Homojen
bir görünüm arz etmelidir.
2- Aroma (Koku):
Siyah çayda aroma, soldurmada ve enzim
oksidasyonunda oluşur. Bu koku özeldir. Elma kokusunu andırır.
Deniz seviyesinden yüksekte, yağmur miktarı az, gece ile gündüz
arasındaki sıcaklığın fazla olduğu çay bahçelerinde yetişen
küçük yapraklı çay bitkisinden elde edilen çaylarda daha
yüksek aroma teşekkül eder. Karakteristik bir kokudur. Kokunun
en iyi şekilde teşekkül etmesi için yaş çaylara toplanmasından
üretimin sonuna kadar en iyi muamelenin yapılması
gerekmektedir. Yaş çayları kurumadan, araçlarda ve beton
zeminlerde kızışmadan, mütevellit yanmadan, çürümeden ve çayların
kurutma fırınlarında yüksek sıcaklıklarda kurutulmasından ileri
gelen kokularla ilişkisi yoktur. Bu gibi uygulamalar sonucu
elde edilen çayların kokuları hiçte hoş değildir.
3- Dem (Likör) Rengi:
Çayda dem renkleri; açık, koyu, berrak,
donuk ve bulanık şeklinde vasıflandırılır. Çayın dem rengi
çok zaman kuvvetli olması ile ilgili kabul edilir. Rengin
açık ve berrak olması, onun kuvvetsiz olması demek değildir. Çok
kaliteli çaylarda renk, parlak ve açık olabilir. Bunun
yanında rengin biraz koyu olması parlak olması şartı ile
makbüldür. Çayın normal bir oksidasyon geçirdiğini gösterir.
Oksidasyon müddetinin biraz uzaması, çayın rengini
koyulaştırır. Donuk renkli olması ise oksidasyonun çok fazla uzamasının
işaretidir. Böyle çaylar parlak gözükmezler. Parlak renk yaş
yaprağın kaliteli olması ve oksidasyonun düzgünlüğünün
işaretidir. Renk düzgün değilse, bunun sebebinin kıvırmada
hücre özsuyunun dışarıya iyi çıkmamasında, fermantasyon
şartlarının olmamasında ve uzun oksidasyonda aranmalıdır.
Çayın dolgunluğu, kuvvetli oluşu ayrı bir
vasfı teşkil eder. Az kıvırma, çok fazla oksidasyon çay dolgunluğunu
azaltır. Deme yumuşaklık verir.
Dolgun ve kuvvetli çaylarda suda eriyebilen
maddelerin miktarı fazladır. Soğuduğu zaman bulanık gibi görünür. Bu
hal sıcakta eriyebilen maddelerin, soğukta ayrılmaya
başlamasındandır. Bu olaya (krim) kremalaşma denir. Sonuçta
çay sütlü kahve kıvamını alır. Kafeinin kristalleşmesinden
ileri gelir. Dolgun olmayan çaylarda bu hal görülmez. Çay
renginin yeşilimsi görünmesi ham ve acılık işaretidir. Böyle
çaylarda burukluk azdır.
4- Demlenmiş Çayın Posa Rengi:
Çayın dem rengi gibi, demlenmiş çayların posasının
rengi de çayların vasfı olarak dikkate alınır. Bu renk ile
dem rengi orantılıdır. Posadaki rengin nispeten yeşilimsi olması
fermantasyonun az oluşundan ileri gelir. Buna en büyük etken olarak
ta yaş çayın kart ve kalitesiz oluşudur.
Posanın parlak, bakır kırmızısı rengi fermantasyonun
iyi yapıldığının işaretidir. Posanın siyaha yakın bir renkte
oluşu yaş çayların imalata verilmeden önce çürümüş olabileceği
kanaatine varılabilir. Az fermantasyon acılık, normal
fermantasyon burukluk, uzun fermantasyon ise yavanlık yapar.
5- Ağızda, dilde, damakta bıraktığı etki:
Çayın ağızda, dilde ve damakta bıraktığı etkiler sertlik ve keskinliktir.
Sertlik: Çay likörünün burukluğunu
ifade eder. Tadıma yardım eden eş maddelerin mevcudiyetinin
ifadesidir. Sert, hafif sert zayıf diye hükümlendirilir.
Renkle birleştirilmez. Açık renkli eriyiklerde buruk olabilir. Eriyiğin
sertliği tamamen yapraktaki münhal madde miktarına
bağlıdır.
Keskinlik: Ağızda, dilde, damakta ve tükrük bezlerinde duyulan bir histir. Hamlık ve acılıktan başka bir duyudur.
Çayın uygun koşullarda muhafaza edilmesi halinde
insan sağlığına birçok faydası olduğu ortaya çıkmıştır. Çay
bitkisinde C, B, B1, B2 ve P vitaminleri olduğu bilim
adamlarınca açıklanmış ve yeşil çaydaki C vitamininin 3-5 kat
daha fazla olduğu tespit edilmiştir.
Çay, beyin dahil vücuttaki kılcal damarların en önemli derecede
genişlemesine neden olur. Özellikle beyindeki kılcal damarların
genişlemesi; kan hareketinin hızlanmasını, vücudun canlılık
kazanmasını ve yorgunluğun atılmasını sağlar. Kalp sağlığına çok
faydalıdır, damar duvarlarında birikerek felç ve kalp krizini
engeller.
İçinde bulunan elzem yağlar ve polifonelle sayesinde mide kaslarını
daha çok çalıştırarak, midenin salgıladığı özsu oranını artırıp
sindiri kolaylaştırır. Vücutta biriken toksinleri atar ve
susuzluğa iyi gelir.
Yapılan araştımalar, böbreklerde taş oluşumunun çay tarafından
engellendiğini ortaya çıkarmıştır. Ayrıca kilolarına dikkat
edenler için ideal bir seçimdir. Bir fincan şekersiz çay sadece 4
kalori içerir.
Çayda kullanılan en belirgin aroma bergamot aromasıdır. Bunun yanında
tarçın, karanfil gibi aroma verici maddeler kullanılabilir. Bu
maddeler tamamen doğala özdeş olup, bitkilerden elde edilir ve
insan sağlığına zararlı değildir.
Özellikle belirtilir; Çayı kullanmak için açtığınızda cam
kavanozlarda hava ile temas etmeyecek şekilde muhafaza edilmesi
gerekmektedir.
Çay Sağlık Tablosu:


BİLEŞİK VE MİKTARLARI


BİYOLOJİK ETKİLERİ


Polifenoller,Kateşinler ve Okside olmuş Türevleri


%10 ~ 25 (Kuru çay yaprağında)


Bağırsak sindirimini geliştirir


Kokuyu önler


Gıda alerjisini önler


Kandaki LDL seviyesini düşürür


Kan basıncındaki artışları geciktirir


Kırmızı kan hücre pıhtılaşmasını geciktirir


Kolesterol seviyesini düşürür
Flavonollar


%0.6 ~ 0.7
Kan damarlarının bağışıklığını artırır


Kan basıncını düşürür


Kokuyu elimine eder
Kafein


%2 ~ 4
Astımı önler


Kalbi güçlendirir


Merkezi sinir sistemini uyarır


Metabolik nispeti artırır


Ruhsal rahatlık verir
Bileşik Şekerler


(Glikositler)
Kan şekerinin yükselmesini önler


(diyabete karşı)
C Vitamini


150 ~ 250 mg
Anti-karsinojeniktir


Kan kanserini önler
E Vitamini


25 ~ 70 mg
Anti-karsinojeniktir


Kısırlığı önler
Karoten


13 ~ 29 mg
Anti-karsinojeniktir


Bağışıklığı artırır
Sapon


Tahminen %0.1
Anti-karsinojeniktir


İltihaplanmayı önler
Florid


90 ~ 350 PPM
Diş çürüklerini önler
Çinko


30 ~ 75 PPM
Bağışıklık seviyesini düzenler


Deri iltihaplanmasını önler


Tat alma bozukluklarını önler
Selenyum


1.0 ~ 1.8 PPM
Anti-karsinojeniktir


Kalp kaslarının bozulmalarını önler
Magnezyum Oksit


400 ~ 2000 PPM
Etil sindirimine yardım eder
Çayın en önemli özelliği tamamen doğal bir ürün
olması ve hiçbir yapay renklendirici, koruyucu ve kokulandırıcı
içermemesidir. Ayrıca, sütsüz ve şekersiz alındığı sürece kalorisi
yoktur ve vücudun su dengesinin korunmasında önemli bir rol oynayabilir.
Kanser Önleyici:
Yapılan araştırmalar hem yeşil hem de siyah çayların
tüketilmesinin kanser riskini-özellikle akçiğer, bağırsak ve cilt
kanserleri- azaltabileceğini bildirmektedir. Siyah çayın bileşenlerinin
antioksidan etkisinin olabileceği, kanser yapıcı hücrelerin oluşmasını
engelleyebileceği düşünülmektedir. (1)
Çay, genetik özellikleri belirleyen DNA'yı kontrol
altında tutmaktadır. Bu da genlerin bozularak kanserli hücrelere
dönüşmelerini önler. Eğer DNA doğru bir şekilde kopyalanmazsa, yanlış
ve bozuk DNA elde edilir bu da genlerin genel yapısında bir bozukluğa
yol açar. Bu bozukluklar da çeşitli kanserlere neden olur. Kanser
riskini azaltıyor. (2)
Çayın, flavinoid denilen anti oksidanlar açısından
zengin olduğu öteden beri bilinmektedir. Bu madde de kanseri önleyici
nitelik taşımaktadır.(2)
Ağır ve yağlı yemeklerden 1 saat sonra içilen çayın
hazmı kolaylaştırır. Çay, vücutta metabolizma sonucu oluşan zararlı
atık ve zehirli maddeleri azaltır ve yok eder. Bu olumlu etki, çaydaki
(P) vitamini diye adlandırılan antioksidan özellikli fenolik
bileşiklerden kaynaklanır. Çay, bu yönüyle de bazı kanserlere karşı
insan vücudunu korur. Çaya rengini veren fenolik bileşikler, damar
çeperlerini güçlendirir. Sonuçta damar çeperlerinin yırtılması sonucu
meydana gelebilecek, başta beyin kanaması olmak üzere her türlü kanama
riskini azaltır. (4)
Siyah ve yeşil çayın, kalp hastalıkları riskinin yanı
sıra mide ve yemek borusu kanseri riskini de azalttığı tesbit edildi.
Amerikan Kanser Araştırma Kuruluşu'nun 93. kongresinde, konuyla
ilgili yaptıkları bir araştırmanın sonucunu açıklayan ABD'deki Keck
Tıp Okulu ve Çin'deki Şanghay Kanser Enstitüsü uzmanları, çayın
içindeki anti oksidan bileşik polyphenols'un midede kansere neden
olabilen kimyasal maddeleri parçalayarak yok ettiğini bildirdiler.
Araştırmayı 45-64 yaş grubundaki 18 bin 344 erkek denek üzerinde yapan
Amerikalı ve Çinli bilim adamları, çay içenlerin idrarlarında kansere
yol açan kimyasal maddelerin daha az, mide ve yemek borusu kanserinin
yarı yarıya az görüldüğünü açıkladı. Havuç, ıspanak, meyve ve diğer
sebzelerde bulunan anti kanserojen madde karoten'i yeterli derecede
almayan, sigara ve alkol tüketen ve midelerinde H pylori bakterisi
bulunan kişilerde mide kanseri riski bulunuyor. Yeterli miktarda çay
içen ve mide sağlığına önem veren kişilerde ise bu risk azalıyor.Bilim
adamları, çayın içindeki polyphenols maddesinin kansere yol açabilen
kimyasal etkenleri önleyici etki gösterirken, C ve E vitamini gibi,
proteinleri ve DNA'yı oksitlenmenin meydana getirdiği hasardan
koruduğunu, sağlık hücrelerin hasar görmesini önlediğini ve kanser
tümörlerinin büyümesini durdurduğunu bildirdiler. (3)
Daha önceki araştırmalarda yeşil çayın içinde bulunan
polifenol maddesinin, kanser tümörlerinin etrafında oluşan ve
tümörleri besleyen kan damarlarını tıkadığı belirlenmişti. Fareler
üzerinde araştırma yapan bilim adamları, yeşil çayın cilde sürülen
kremlerde kullanılmasıyla da cilt kanserine karşı tedbir alınabileceğini
kaydettiler. Yeşil çay içme alışkanlığının bulunmadığı Batı'da, bu
yüzden kanser vakalarının Uzakdoğu ülkelerine oranla daha fazla
görüldüğü belirtildi. Günde 4-5 bardak yeşil çay içenlerin, cilt kanseri
riskinden korunabileceklerini düşünen bilim adamları, cilt kanserine
yakalanmış olanlara ise yeşil çayı kür edici bir ilaç olarak tavsiye
edemeyeceklerini belirtiyorlar. Bu konuda yapılan araştırmaya ilişkin
rapor, merkezi Chicago'da bulunan Amerikan Sağlık Birliği'nin yayın
organı "Archives of Dermatology" de yayımlandı. (5)
Dr. Lesley A. Mitscher ise geçtiğimiz yıl yayınlanan
''Yeşil Çay Kitabı'' adlı çalışmasında ''Uzakdoğu Paradoksu'' ile
yeşil çay arasında bağlantı kuruyor. Çin ve Japonya'da büyük ölçüde
sigara tüketildiğine ancak kalp damar hastalıklarının yaygın
olmadığına değiniyor. Mitscher, ''Yapılan araştırmalara göre bunun
nedeni yeşil çayın kolesterol ve yağ değerlerini iyileştirmesi,
tansiyonu düzenlemesi ve damar sertliğini önlemesidir'' diyor. Ayrıca
ABD'de yapılan Hücre Biyolojisi Kongresi'nde de Purdue
Üniversitesi'nden araştırmacı Dorothy Moore ve D. James Morre ve yeşil
çayın kanser hücrelerinin oluşmasını önlediğini ve kanserli hücreleri
öldürdüğünü bilimsel olarak açıklamışlar. İki araştırmacı yeşil çayın
yapraklarında bulunan EGCg adlı bileşimin özellikle göğüs, prostat ve
kalın bağırsak kanserini önlediğini kaydederek günde dört bardak
yeşil çay içenlerin korunduklarını belirtmişler. (6)
Şeker Körlüğüne Karşı Çay:
İngiliz bilim dergisi Nature'da yayımlanan gözlem
sonuçları, yeşil çay ve etkin maddelerinden olan epigallokatekin-3-
gallate'in (EGCG), hayvanlarda yeni damar oluşmasını göze çarpacak
ölçüde azalttığı. Buluş, çay içmenin damar oluşumu gerektiren, örneğin
kanser ve şekere bağlı körlük gibi hastalıkların önlenmesi ve tedavisi
için yararlı olabileceğini gösteriyor. (8)
Diş Sağlığı:
Çay, doğal olarak florür içerdiği için, diş minesini
kuvvetlendirir ve ağızdaki bakterileri kontrol altında tutarak plak
oluşumunun azalmasına yardımcı olur. Böylece diş eti hastalıklarına
karşı koruma oluşturur. (1)
Mineral maddeler nedeniyle diş sağlığı için çay içilmesi çok önemlidir. (4)
Kalp ve Damar Sertliği:
Çaydaki kafeinin kalp ve dolaşım sistemi için hafif
bir uyarıcı olabileceği ve böylece damar sertliği olasılığını
azaltabileceği düşünülmektedir. Ayrıca, çayın kolesterolü bastırdığına
ve kan pıhtılarının oluşmasını engellediğine de inanılmaktadır. (1)
ABD'nin Pennsilvania Eyalet Üniversitesi uzmanları,
çayın kalbe yararını kanıtlayan 66 ayrı araştırmayı gözden geçirerek,
sonuçlarını tek bir rapor halinde yayınladı. Kalp hastalıkları ve
beslenme uzmanı Dr. Penny Kris tarafından yayınlanan yeni raporda,
şekersiz ve sütsüz içilen çayın kalori içermediği, anti kanserojen
madde açısından ideal bir kaynak olduğu belirtildi. (3)
Dinlendirici & Konsantrasyon Artırıcı:
Çaydaki kafein, konsantrasyonu, uyanık ve isabetli
olmayı attırabilir, tat ve koku alma duyularını güçlendirebilir.
Ayrıca, hazım sağlayan sıvıları, böbrek ve karaciğer de dahil olmak
üzere metabolizmayı uyarır ve böylece toksinlerin ve diğer istenmeyen
maddelerin vücuttan atılmasına yardımcı olur. (1)
Çaydaki kafein nedeniyle çayın dinlendirici özelliği
vardır. Çaya özel teanin maddesi, beynin alfa dalgaları yaymasını
teşvik eder. Bu dalgalar, uyuşukluk yapmadan dinlenme özelliğindedir.
Kafein, sinir sistemini uyarır, damarların genişlemesini, kan devrinin
hızlanmasını sağlar. Çay içenlerde zihin açıklığı olur. Ders
çalışırken, kitap okurken verimliliği artırır.' (4)
Çay, bağışıklık sistemini güçlendiriyor:
Çayın bağışıklık sistemini güçlendirdiği, her gün beş
fincan siyah çay içenlerin vücudunun hastalıklara karşı dirençli hale
geldiği bildirildi. Britanya Bilim Akademisi'nin yayın organı olan
dergide yer alan habere göre, ABD'li araştırmacılar, çayın içindeki
bazı bakterilerde, tümör hücrelerinde, parazit ve mantarlarda bulunan
kimyasallar olduğunu belirledi. Çay içildiğinde bu kimyasallarla
karşılaşan insan vücudunun, savunma sistemini geliştirdiği öngörülen
araştırmada ileride bir hastalığın parçası olarak aynı kimyasallarla
karşılaştığında da direnç gösterdiği belirlendi.
Yapılan araştırmada uzmanlar �alkilamin antijen'
adlı kimyasalların bağışıklık sisteminde enfeksiyonlara karşı
direnişin ilk ayağını oluşturan gama-delta T hücrelerindeki etkisini
inceledi. İnsan gamma-delta T hücreleri, önce antijenlere maruz
bırakıldı, daha sonra da aynı kimyasalı taşıyan bakteriyle temas
ettirildi. Hücrelerin bakteriye karşı 10 kat daha güçlü direndiği
görüldü. Daha önceden bu antijenlere maruz bırakılmayan hücrelerinse
enfeksiyona belirgin bir tepki vermediği görüldü. Sonuçları inceleyen
Brigham and Womens Hastanesi, Harvard Tıp Okulu ve New Hampshire
Üniversitesi uzmanları, aynı işlemi gönüllüler üzerinde denedi.
Deneklerin yarısı dört hafta boyunca her gün beş fincan siyah çay,
diğer yarısı aynı miktarda kahve içti. İki hafta sonunda çay içenlerin
bedeninin hastalıklarla savaşan kimyasalları daha fazla ürettiği,
kahve içenlerdeyse bir değişiklik olmadığı görüldü.
Diğer Faydaları:
•Çay, vücuttaki zararlı maddeleri yok eder. (4)


•İshali durdurur. (4)


•Böbreklerin daha iyi ve düzenli çalışmasını sağlar.Çaydaki teobromin ve


  teofilin maddeleri de idrar sökücü özelliğe sahiptir. (4)


•İçerdiği mineral maddeler nedeniyle vücuttaki mineral madde dengesinin


  kurulmasında sudan çok daha etkilidir.(4)


•Çay banyoları, sıcak çay emdirilmiş temiz tülbentveya pamukla yapılan


  kompres ve pansumanlar, göz ve ciltteki bazı rahatsızlıklarıgiderir, dış


  derideki hemoroid memelerini küçültür ve ağrıları dindirir. (4)

Yorumlar

Daha yeni Daha eski